Kene kaynaklı zoonotik hastalıklar arasında en tehlikelilerinden biri olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), Türkiye için ciddi bir halk sağlığı tehdidi olmayı sürdürmektedir. Hayvanlardan insanlara, özellikle kenelerin kan emmesi veya enfekte hayvanların kan ve dokularına temas yoluyla bulaşan bu viral hastalık, insan sağlığının yanı sıra hayvan sağlığı ve çevre bütünlüğü açısından da değerlendirilmesi gereken karmaşık bir sorundur.
KKKA’nın etkeni olan virüs; koyun, keçi, sığır gibi evcil hayvanlarda genellikle hastalık belirtisi göstermez. Ancak bu hayvanlar, keneler aracılığıyla virüsün yayılmasında birer taşıyıcı kaynak haline gelir. Bununla birlikte, yabani tavşanlar ve domuzlar gibi memeliler, virüsün doğal rezervuarları arasında yer almakta; yerden beslenen kuşlar ise hastalığı uzak bölgelere taşımaktadır.
Türkiye’de KKKA; bruselloz, salmonelloz, lyme, babesiosis gibi keneler aracılığıyla bulaşan diğer hastalıklarla birlikte endemik hale gelmiştir. Bu durum, sorunun sadece tarımsal ya da bölgesel değil, ülke çapında ekolojik ve sağlık sistemiyle ilgili bir tehdit olduğunu göstermektedir.
Ormanların tahribi, plansız arazi kullanımı ve iklim değişikliği gibi faktörler, yaban hayatı ile insan etkileşimini artırmakta ve kenelerle temas riskini yükseltmektedir. Bu çevresel değişiklikler, zoonotik hastalıkların sadece hayvancılık yapan toplulukları değil, genel halk sağlığını da tehdit ettiğini ortaya koymaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılı Hayvan Hastalıkları ile Mücadele Genelgesi, kene mücadelesine dair eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri öngörmektedir. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın 11 Haziran 2025 tarihli açıklamasında, kene yoğunluğunun geçmiş yıllara göre fazla olmadığı ifade edilerek riskler küçümsenmiştir. Her ne kadar “her kenenin hastalık taşıyıcısı olmadığı” belirtilmiş olsa da, iki bakanlığın açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde kurumlar arası koordinasyon ve ortak risk algısının eksikliği dikkat çekmektedir.
Bugün Türkiye’de hastalıklarla mücadele genellikle sonuç odaklı, yani insan hastalıklarının tedavisine yönelik stratejilere dayanmaktadır. Oysa KKKA gibi zoonotik hastalıkların etkili kontrolü, hayvan ve çevre sağlığını da kapsayan “kaynak odaklı” politikalarla mümkündür. Bu noktada Tek Sağlık yaklaşımı, insan, hayvan ve çevre sağlığını bütünsel biçimde ele alan bilimsel ve disiplinler arası bir model olarak öne çıkmaktadır.
- Tarım ve Orman Şûrası Sonuç Bildirgesi’nin 24. maddesinde açıkça vurgulandığı gibi, ulusal Tek Sağlık politika ve stratejilerinin oluşturulması, bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu kapsamda:
- Ulusal Tek Sağlık Koordinasyon Kurulu kurulmalı,
- Tek Sağlık eğitim programları yaygınlaştırılmalı,
- Ulusal Tek Sağlık Eylem Planı hazırlanmalıdır.
Bu kurul, kamu kurumları, akademi, yerel yönetimler ve sivil toplumun katılımıyla çalışmalı; veteriner hekimlerin bilgi ve deneyiminden aktif biçimde yararlanmalıdır.
Zoonotik Hastalıklarla Etkili Mücadele İçin;
- Kene popülasyonu, iklim verileriyle entegre biçimde düzenli izlenmeli,
- Hayvan barınaklarında akarisit uygulamaları, devlet tarafından ücretsiz ve zorunlu hale getirilmelidir,
- Bağımsız Resmi Veteriner Otoritesi acilen kurulmalı; veteriner hekimlerin sahadaki gözlemleri, insan sağlığı birimleriyle anlık paylaşılmalıdır.
- Veteriner hekimler, zoonozlarla mücadelede karar alma süreçlerine doğrudan dahil edilmelidir.
Dünyada KKKA’ya karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Türkiye’de de bazı üniversitelerimizin bu çalışmalarda ortak olarak yer aldığı bilinmektedir. Ancak bu projelerin çoğu insanlara yönelik aşıları hedeflemekte, hastalığın hayvanlardaki varlığına karşı önlem almamaktadır. Oysa hastalık etkenini hayvanda kontrol altına almak, hem daha ekonomik, hem de daha etkili bir mücadele yöntemi olabilir.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile mücadelede semptomları tedavi etmekten öteye geçilmeli, hastalığın kaynağı olan vektör, çevresel etken ve hayvan rezervuarları dikkate alınmalıdır. Bunun için:
- Tek Sağlık yaklaşımı kurumsallaştırılmalı,
- Veteriner hekimlik karar süreçlerine entegre edilmeli,
- Kaynak odaklı önleyici stratejiler hayata geçirilmelidir.
Veteriner Halk Sağlığı Derneği olarak, halk sağlığını korumanın yolunun, hayvan ve çevre sağlığını göz ardı etmeden yürütülecek bütüncül politikalardan geçtiğini bir kez daha vurguluyoruz.
Mehmet Akif Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bayram Ali YUKARI’nın 2008 yılında hazırladığı “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı ve Keneler” başlıklı yazıyı yeniden inceledik. Yazıda mücadelede önerilen bazı ilaçlar: carbaryl, propoxur yerine günümüzde sentetik pyreyroitleri (flumetrin, permettin, deltametrin) önerildiğini, bunun dışında değişen bir şey olmadığı için yazıyı yeniden yayınlama gereği duyduk, inşallah bu sefer bahse konu yanlışlıklar yapılmaz ve önerilere uyulur. (Yazının pdf formatı için tıklayınız.)
KKKA hastalığı ile ilgili 22.05.2008 tarihli Basın Açıklamamız
KKKA hastalığı ile ilgili 13.06.2025 tarihli Basın Açıklamamız
