Dünya Hayvanları Koruma Gününün uluslararası düzeyde kutlanması; 1931’de İtalya’da Floransa’da düzenlenen toplantıda kabul edilerek, her yıl 4 Ekim tarihi 1931 yılından itibaren, tehlike altındaki türlere ve hayvanların yaşamı üzerindeki tehdide dikkat çekmek için Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü, sadece evcil hayvanların değil, dünyadaki tüm hayvanların da yaşam hakkına sahip olduklarının hatırlanması açısından çok önemlidir. Hayvanları Koruma Gününün amacı; evrende insanlardan başka canlılar olduğunu anlamak, onların yaşam alanlarına müdahale etmemek, her türlü hayvanın yaşama hakkına saygı duymaktır.
Dünya Hayvanları Koruma Günü, her yılın temasıyla belirli bir konu hakkında farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Bu yılın teması “Paylaşılan Bir Gezegen” olarak belirlenmiştir.
Hayvanlarda en az insanlar kadar bu dünyanın bir sahibi ve yine tıpkı insanlar gibi dünyada çeşitli haklara sahiptirler. Dünyanın sürdürülebilir olması için hayvanlara ihtiyaç vardır.
İnsanların dünya üzerindeki nüfusu, etkinlikleri ve kapladıkları alan hızla artarken özellikle hayvanların yaşam alanları giderek daralmakta ve sayıları çok hızlı bir şekilde azalmaktadır. Günümüzde soyu tükenme tehdidi altında 15.000’den çok hayvan türünün var olduğu ve bu sayının her yıl arttığı bildirilmektedir.
İyi planlanmamış yapılaşma, doğal alanların bozulması, yasa dışı avcılık ve ticaret, doğal hayatın dengesini bozmakta ve canlı türlerini bir yok oluşa doğru sürüklemektedir. Bir taraftan dünya genelinde hızla artan nüfus, çarpık yapılaşma, doğal alanların tahribatı, yasa dışı avcılık ve ticaret, yaban hayatının dengesini bozarak, diğer canlıları bir yok oluşa doğru sürüklemekte, diğer taraftan maddi kazanç ve eğlence amacıyla hayvanlar, işkence, eziyet ve kötü muameleye maruz kalmaktadır.
Evcil hayvanların, vahşi yaşamın ve ürünlerinin ticareti ile insan seyahati, yerel olarak ortaya çıkan hastalıkların uzun mesafelere, hatta ülkeler arası yayılmasını kolaylaştırmakta ve bu da daha geniş yayılma ve etkilerle sonuçlanmaktadır.
Hayvanların sağlığı ve refahının sağlanması için yapılması gerekenler konusunda; herkesin bildiği, fakat hayata geçirilmesi konusunda çoğunlukla ihmal edilen ve tartışmalı noktalar mevcuttur.
İnsanları, hayvanları, bitkileri ve bir arada bulundukları çevreyi tehdit eden sağlık sorunlarının karmaşıklığı ve birbirine bağlılığı, daha geniş yapısal faktörleri, insan ve hayvan sağlığını entegre eden sistemik önlemleri içeren bütünsel çözümler gerektirir.
Tek sağlık yaklaşımı; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve ortak çevreleri arasındaki bağlantıyı kabul ederek, en iyi sağlık sonuçlarına ulaşma hedefiyle; yerel, bölgesel, ulusal ve küresel düzeylerde çalışan işbirlikçi, çok sektörlü ve disiplinler arası bir yaklaşımdır. Tek Sağlık yaklaşımına göre ekosistem sağlığı tüm insan, hayvan ve bitkilerin yaşam ortamlarının sağlığından ayrı ele alınamaz.
Halk sağlığı, hayvan sağlığı, bitki sağlığı ve çevre gibi farklı sektörlerde aktif olan bir dizi uzmanlığa sahip birçok profesyonel, Tek Sağlık yaklaşımlarını desteklemek için güçlerini birleştirmeli, ortak araştırma, çalışma yaklaşımı ve eğitim kapasitesi arttırılmalıdır.
Bu düşünce, sistemin parçaları içinde birçok oyuncunun bilgi ve bakış açılarını entegre etmenin ve insanlar, hayvanlar, bitkiler ve ekosistemler için olumlu sonuçlara doğru çalışmanın, sağlık ve refahı teşvik ederek desteklenen sağlık sistemlerine yatırımı artırmanın değerini açıkça göstermektedir.